top of page

Arcosanti’de 2 hafta / İçe doğru tamamlanma (Süreç mi önemli, ürün mü?)

“Karşımıza çıkan temel problem; şehirlerin tasarımının bir kaç kat üst üste olacak şekilde düzenlenmiş ve dışa doğru millerce yayılan, hantal bir yapıda olmasıdır. Bunun sonucu olarak şehir; doğanın düzenini ve toprağı değiştiriyor, tarlaları verimsiz otoparklara çeviriyor.

İnanılmaz büyük bir efor ve zamanı sadece insan, malzeme ve hizmet taşıyarak tüketiyoruz. Benim çözümüm kente dair bir merkezleşme, içe doğru gerçekleşen bir tamamlanma.”

Paolo Soleri

1977

Daha önce birlikte dans ettiğim arkadaşım Imani Rachel, beni Arizona’daki ArcoSanti’ye davet ettiğinde, pandemi sebebiyle davete iştirak edip edemeyeceğimiz uzun bir süre belli değildi. Yılmadık ve Imani hariç birbirini daha önceden tanımayan ekibimizden 4 kişi birlikte Los Angeles’tan yola çıktık. Işık tasarımcısı ve ArcoSanti’de yaşayan Adam hazırlanmış bizi bekliyordu.

Senkronizasyona inanmayanlar için, mekanı ilk görüşüm bu davetten bir kaç hafta önce bir youtube videosunda oldu. Arizona çölünde İtalyan asıllı Amerikalı mimar Paolo Soleri tarafından yaklaşık 50 yıl önce inşasına başlanmış. Şu an kurdukları vakfın gözetiminde yaşamaya ve gelişmeye devam eden, yıllar içinde binlerce insana yaşam alanı sunmuş mekan, bir ‘urban laboratuvar’ yani deneysel bir yaşam alanı olarak tanıtılıyor. İzlediğim videoda, dünyayı gezen bir genç adam Hindistan’daki Auroville, İspanya’da başka bir mağara yerleşimi ve ArcoSanti’yi gezip, orada yaşayanlarla sohbet ediyordu. Mekan çok ilgimi çekti ve tabii ki bir kaç hafta sonra davet geldi.

ArcoSanti, Paolo ve Colley Soleri çiftinin gezilerinden, mimari çizim ve ekolojik çalışmalarından ilhamla ortaya çıkan bir yaşam alanı. Temelde Architecture ve Ecology (mimari ve ekoloji ) kavramlarının birleşiminden oluşan prensiplere dayalı olarak kurulmuş, yaşıyor ve evrilmeye devam ediyor. Bunun bir yaşamda bitecek bir hayal olmadığını mekanın kendisini görünce hissediyorsunuz.

Arcology (Arkoloji) felsefesini yıllarca inceleyebilirsiniz. Soleri’nin çizimleri ve fikirleri kitaplar ve eskizler arşivde saklanıyor. Ayrıca teknolojik imkanlarla 3 boyutlu hale getirilmesi, AR ve VR olarak gezilebilmesi için uğraşılıyor. ArcoSanti çok ünlü bir mimar olan ve Soleri’nin de ustalarından, Frank Llyod Wright’ın mimari okuluna ev sahipliği yapıyor. Öğrenciler mekanı, arşivleri ve felsefeyi inceleyerek burada dersler görüyor.

Mekanın ismi İtalyanca ‘cosa’ ve ‘anti’ kelimelerinin birleşiminden geliyor. Yani bir şeye karşı olan ‘cosanti’. Soleri, tüketim toplumunun engellenemez yükselişine duyduğu tepkiden ve radikal bir perspektif ve estetik yaratma inancından kurduğu vakfa bu ismi vermiş.

Doğanın prensiplerine göre kurgulanmış çölde bir garip vaha ArcoSanti. En kıymetli yapı taşlarından biri verimlilik, hizmeti, kişiyi veya ürünü sürekli bir yerden bir yere taşımamak. Şehir hayatından sıtkı sıyrılmış ve farklı bir yaşam biçimi arayan, çöl sıcağına dayanıklı ( Şaka değil, 45 derece, kupkuru sıcakta yaşayabilmek bir beceri bence), kişiler için bir alternatif.

Bireylerin kendine yetebilmesi prensibi önemli yer tutuyor. Şimdilik elektriğin bir kısmını güneş enerjisiyle üretebiliyorlar (unofficially, %40) ve sebze bahçesinden günlük olarak yararlanabilecekleri bir düzen geliştirmişler.

ArcoSanti’de klasik mimaride seyrek karşılaşılan doğal şekiller dışlanmamış. Genel malzeme dökme beton olmasına rağmen, yapılar mesa denilen (masa- esp.) dağ eteklerine oturtulurken, güzelce gizlenmiş, karşı dağdan baktığınızda gözü rahatsız etmeyecek kadar ince bir zevkle inşa edilmiş. Bazı pencereler güneş ışığından daha verimli faydalanabilmek adına daire olarak açılmış, bazı tavanlar eğik kurgulanmış. Apse, kubbe gibi ses ve ısıyı düz duvardan daha farklı karşılayan şekiller, güneşin hareketleri incelenip tasarlanarak bina edilmiş.

Yaşam alanınızdan işinize en fazla 5 dakikada gidebiliyorsunuz. İki farklı apse (kürenin dörtte biri) içinde bir seramik ve bir metal (yoğunlukla bronz) atölyesinde hafta içi zil, çanak ve çeşitli malzemeler üreten ArcoSanti’lilerin bazıları saatlik asgari ücret ile çalışıyor ve inanılmaz eserlerini mekanda düzenlenen atölye, turlar ve hediyelik eşya dükkanında sattıkları ürünler ile topluluk için kaynağa çeviriyorlar.

Ütopya, kelimesi burada biraz alerjik reaksiyon yaratıyor. Buranın bir ütopya olmadığını üstüne basa basa belirtiyorlar. Birlikte yaşayan, çalışan üreten toplulukta çok farklı alanlardan bir araya gelen insanlarla tanıştım. Gönüllü olarak tarım alanında çalışan, doktora öğrencisi akademisyenden, Hollywood’daki görüntü yönetmenliği işini bırakıp, orada yaşamaya başlayan teknoloji büyücülerine, fotoğraf sanatçısından, heykeltraşa, bodybuilding madalyalı sporcuya, neredeyse kurulduğu günlerden beri orada yaşayan veteran’lara kadar çeşit çeşit insan. Pandeminin getirdiği belirsizlikler ve genel olarak yaşanan ekonomik sıkıntılar orayı da etkilemiş, şu an yaşayan kişi sayısı 50-60 civarında. Bugüne kadar en fazla 100 kişi bir arada yaşamış. Yıl boyu süren gönüllü etkinlikleri (5 haftalık bir tarım programına kayıt olabiliyorsunuz.) atölyeler (cam üfleme, seramik yapımı, bronz dökümü vb.) ve festival/konser organizasyonlarıyla 2000 kişiye kadar misafir ettiği zamanlar olmuş mekanın.

ArcoSanti’nin üzerine kurulduğu mesa ve çevredeki bölge Yavapai Apachi ve Hopi yerlilerinin yaşadığı alanlar ve Arizona’daki şahane doğal yapıların bir vortex (enerji alanı) olduğuna dair bir inanış var. Enerji meselelerine bir tutam tuzla yaklaşan biriyim. Ancak orada bulunmamıza olanak tanıyan bütün faktörlere derin bir şükran duymamı sağladı bu deneyim. Akrep, yılan, tarantula, baykuş, inek, kara şahin gibi türlü türlü hayvanla karşılaştığınızda, Agua Fria nehrinin nesiller boyu insan ve hayvanlara ev sahipliği yapan, 4000 sene önce deniz altında olup şimdi dağ olarak karşınızda duran, yerlilerin eskiden ölmek ve doğum yapmak için gittiği özel bir bölge olan kırmızı toprağın büyüsüne saygı duymamak pek mümkün değil.

Hem Grand Canyon State Arizona hem de ArcoSanti ile ilgili kitaplar dolusu şey yazılmış. Ben 2 haftalık deneyimimize biraz değinmek istiyorum. Bizim çalışmamız bir prototip idi. Adam’ın oluşumu Lexicon Light’ın geliştirmeye çalıştığı bir artist residency programı için bir araya geldik. Farklı alanlarda üreten sanatçılar için bir deneysel alan yaratma çabası olarak özetlenebilir. Gelecekte çeşitli kuruluş ve vakıflardan ödenek ve burslara başvurup, sanatsal üretim imkanını canlı tutmaya çalışacak.

Bizim ekip dans, yoga, film, müzik, ışık ve mekan tasarımı ile interaktif görsel tasarım konularında çalışan 5 sanatçıdan oluşuyordu. Bu iki haftanın temel odağı orada konaklayarak, mekanı ve yaşamı tanımamız, kendi üretim süreçlerimizi paylaşarak birbirimizi farklı alanlarda beslememiz ve ‘site specific’ bir kısa film ortaya koymaktı. Sabahları yoga, meditasyon ve günlük tutma ( sessizlikte birlikte var olma araştırması ) sonrası kahvaltı hazırlayıp yedik. Öğlen saatleri inanılmaz sıcak olduğundan ve her birimiz hala kendi proje ve işlerimizi de sürdürdüğümüzden serbest zaman olarak ayırdık. Ben bu esnada yoga derslerimi online olarak vermeye devam ettim.

Havuz, bahçe ve bu iki haftalığına bize tahsis edilen Music Center’da vakit geçirdik. Öğleden sonraları ise kontak doğaçlama, freeform dans, koreografi ve süreçle ilgili paylaşımlarımızı yaptık. Akşam yemeğinden sonra ışık ve interaktif görsellerle neler yapabileceğimizi araştırmaya ayırdık, yani benim deyimimle favori zaman, oyun saati.

Ilk hafta birbirimizi tanıyarak, hikayeyi ve storyboard’unu oluşturmaya çalışarak geçti. Hafta ortasında ArcoSanti’li müzisyenlerle yaptığımız jam session’da filmin orijinal müziklerini kaydettik ve Osiris’in müzikleri editleyip sevgili Rob’ın yardımıyla mixlemesinden sonra artık iskeletimiz aşağı yukarı hazır oldu.

Site specific yani mekana özel bir iş yaptığımızdan ve mekanda hem doğal hem de insan yapımı alanları kullanmayı planladığımızdan, mekan araştırmasına iki gün ayırdık. Nehir yatağında hikayemize uygun yer araştırdık, amfi tiyatronun altından geçen tünellere girdik ve ArcoSanti’ye değişik açılardan bakma şansı yakaladık.

Akşamları ışık tasarımını müzikle eşleştirip film için deneme çekimleri yaptık. Birinci haftanın son gününü bir buçuk saat uzaktaki Sedona’yı gezip dinlenmek için ayırdık. Akşam eve döndüğümüzde karanlıkta bronz dökümü izleme şansımız olduğunu öğrendik ve bronz işi yapanların ustalığına hayran kalarak, karanlıkta sıvı halde kalıplara dökülen bronzu adeta bir seramoni gibi izledik.

İkinci haftanın ilk günü çekimlere başladık. Sabah erken nehir yatağında, akşam güneş battıktan sonra kubbe tepesinde derken sanıyorum 4 günde 8 sahnelik filmimizi oluşturmaya başladık ve bir yandan da filmci ve hikaye anlatıcısı Osahan görüntüleri aktarıp, ayıklayıp, editlemeye başladı. Bu esnada Osiris ve ben ArcoSanti’de yaşayan dostlara yoga dersleri sunma fırsatı yakaladık. Bize evlerini açan ve her türlü desteği son derece zarif bir şekilde sunan, gerektiğinde sadece bir selamla bizi kendi halimize bırakan dostlarla birlikte nefes alıp hareket ettik. Kalan zamanda son gece yapacağımız, potluck ve gösterim için hazırlandık. Her fırsatta müzik yapıp, dans edip, oyun oynamaya devam ettik.

Biz son akşam yemeğimizi herkesle paylaşırken, filmimiz hala makineye bağlı export ediliyordu. Süreç mi önemli ürün mü sorusu bu 2 hafta boyunca sürekli karşımıza çıkıp bizi defalarca kahkahalarla güldürdü, bazen de delirtti.

ArcoSanti bana bir motivasyon verdi. Sabah güneşle kalkmak günün serin saatlerini verimli geçirmek için doğaya uymak. Yaşayanlardan gece çalışanlar da var elbette. Bakış açısının dayandığı felsefe odaklanma ve verimlilik üzerine olduğundan şehirde yaşayanların ritmi insanı kısa sürede yakalıyor. Sürece baktığımda proje için çalışma biçimimizde de bunu görebiliyorum.

Film export edilip, ArcoSanti halkı amfi tiyatroya yerleştiğinde yorgunluk, keyif, heyecan ile yaklaşık 13 dakikalık filmimizi paylaştık. Sonrasında sürece ve temaya dair soruları yanıtlayarak, sohbet ettik. Benim özel teşekkürüm bize alan (space) veren ArcoSanti’lilere. Bu zamanda pek kimse birbirine alan vermiyor. Hele üretmek için…

Son soru, bize ilk gun kısa bir tur ile ArcoSanti’yi tanıtan Jess’den geldi: ‘Bu deneyim size bireysel olarak ne öğretti?’

El cevap: Bu deneyim bana daha önce öğrendiğim ve sürekli hatırlamam gereken bir dersi geri getirdi. Durum ne olursa olsun, en stresli olduğumuz, birbirimizi dinlemeyi atladığımız zamanlarda bile, hep bir nefes alıp verecek kadar zaman var.

Aşağıya bazı ilham verici linkler bırakıyorum.

Photo: @jessicejamesonphoto

https://www.arcosanti.org/50th-anniversary/

https://www.azcentral.com/story/news/local/scottsdale/2020/06/09/frank-lloyd-wright-school-architecture-change-name-move-paolo-soleri-arcosanti/5328917002/

Featured Posts
No posts published in this language yet
Once posts are published, you’ll see them here.
Recent Posts
Archive
Search By Tags
Follow Us
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page