top of page

Bir sonraki hayatımda müzisyen olacağım...

Bir sonraki hayatımda müzisyen olacağım..

Müzisyenlerin ve doğal halleriyle bağını koparmayanların bildiği gerçekler var çünkü..

Hayatın ritmi ve ahengi ile ilgili.. Genişleme ve daralma arasındaki hareketi görebilenler ve bunların yanında durağanlıkla ve sessizlikle de barışık olanlardan söz ediyorum.

Yeni tanıştığım ve birlikte performans yapma keyfini yaşadığım Bask müzik topluluğu Kalakan'dan Jean-Michel ile sohbet ediyoruz.. Sosyal kimlik, seyahat halinde olmak, azınlıkların dünyada gördüğü zulümler ve dillerin kökeni gibi konulardan sonra bence son derece acıklı bir anısını anlatıyor..

İsviçre'de klasik müzik konserleri düzenlenen, son derece şık, eski konser salonunda, solist piyanistlerle konser veriyorlar.. Klasiklerden sonra grubun Bask enstrümanlarıyla çaldığı folklor şarkıları ile devam ediyorlar. Konser gayet güzel geçiyor, alkışlar, bis filan… Ve konser sonrasında, takım elbiseli bir seyirci yanına geliyor.. Mahçup ve yerlere bakarak:

"Çok özür dilerim, o bağırıp ıslık çalan bendim, sizi rencide etmek, gücendirmek istemedim, biliyorum yapmamam gerekirdi ama kendimi tutamadım.. Müziğiniz ıslık çalıp, ses çıkarıp tezahürat yapma isteği verdi bana.. Kendimi tutamadım… Gerçekten harikaydınız” filan bir şeyler diyor..

Jean-Michel adama sorun olmadığını, hatta tam aksine ne güzel, kendini müziğin bir parçası gibi hissettiğini, kendini ifade şekli bulduğunu ve bunun paha biçilmez şekilde kıymetli olduğunu anlatmaya çalışıyor. Müziğin işlevinin tam da bu olduğunu, hayatı ve seyirci-sanatçı rollerini pek ciddiye aldığımızı anlatmaya çalışıyor adama.

Medeniyet olarak algıladığımız bize içimizdeki ritmi, doğal olarak oluşan hisleri baskılamayı sistematik şekilde öğretmesinin sonucu bu belli ki. Yoksa tüm bebekler müzik duyduğunda oynamaya başlıyor. Azınlık, çoğunluk hangi dili konuşursa konuşsun. Metroya robot gibi yürüyen yetişkinler olmakla bu çocukluk doğallığı arasında bir yerde toplumlar bizi kırıyor, parçalarımıza ayırıyor ve kalıba koyuyor ve orada kalmaya, o fiktif normlara uymaya zorluyor.

Genişleme-daralma ve dahi durma doğadaki döngünün seyri. Bunu unuttuğumuzda, takım elbiseli, yüksek maaşlı ve ciddi işlerde çalışan ‘adamların’ ıslık ve çığlıkla tezahürat hakkını korumak da müzisyenlere düşüyor…

Bir sonraki gelişimde kesin müzisyen olacağım.

Aha şuraya yazdım!

Photo: Kalakan by wander2nowhere

Featured Posts
No posts published in this language yet
Once posts are published, you’ll see them here.
Recent Posts
Archive
Search By Tags
Follow Us
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page