top of page

İnanmadığım şeyler: 1) Acının üstüne gitmek

No pain no gain dedikleri, insanın çile, acı olmadan gelişemeyeceği inanışına hiç mi hiç katılmıyorum.

Kendi konforlu alanında kalarak gelişim dönüşüm yakalamak zor olsa da, acıyı yok sayarak devam etmek de son derece batılı ve hatalı bir biçim bana kalırsa. Bu dans eğitiminde çokça var olan bir yaklaşım, veya boks antrenmanlarında veya uyguladığımız acımasız fitness rejimlerinde, dizlerin tutmazken maraton koşmalarda..

Üstüne git, devam et, bırakma!

Yogaya ilk başladığımda dansçı bir arkadaşıma söylemiştim; ‘Bedenimdeki bütün sakatlıkları yeniden hissetmeye başladım’ diye.

Bale yaptığım yıllarda sadece 1 kez büyük bir sakatlık yaşamış olmama rağmen belirli bölgelerde eskiden kalma, zorlamayla olma, yok saymayla yerleşen sıkışıklıkları yeniden fark edebildiğimi keşfetmiştim o zaman. Sanki bir kutuya kapattığım hisler bir anda belirgin olmaya başladığında ne zamandır onları taşıdığımı bile bilmeden şaşkın ama dinleyerek kalma fikriyle tanıştım.

Zaten yoganın bana en büyük faydası kendimle ilişkimi netleştirmesi, beden, zihin, nefes, düşünceler, alışkanlıklar, günlük hayatımda bakmadığım, üstünde durmadığım hatta hızlıca yok saydığım bazı alanları, anları apaçık görünür hale getirmesi.

Hal böyleyken, kendini derinlemesine hissederken acının üzerine gitmek fikrini kabul edemiyorum.. Ne pahasına olursa olsun, bu pozu yapacağım, bu hali fethedeceğim yaklaşımını benimsemiyorum.

Bütün haller gibi, pozlar da süper geçici.

60-70-80 yaşına geldiğimde bugün yaptığım pozlar aynı olacak mı? Nedir peki, o zaman yoga bitecek mi?

Yoga benim her gün matın üstüne gelme kararım veya gelmekten kaçışım, yoga nefesimi her dinlediğimde hissettiğim rahatlama, bırakma ve genişleme hali, kendimi yargıladığımda hatırlayıp başımı okşayan el, başkasını yargıladığımda gülümseyerek bakan ayna.

Telefonumdaki yumuşacık akışlarla ilham veren dünyanın her yerindeki tanımadığım dostlarla bağım.

Kişisel masörüm ( üstelik bedava! )

Sabır, emek ve zaman verirsem istediğim her şeyi yapabileceğimi söyleyen fısıltı.

Aklımı susturamadığımda kollarına koştuğum sevgilim.

Doğaya baktığımda gördüğüm, büzüşme ve genişleme, ölme ve doğma döngüsü.

Bana kendim gibi dans etmeyi hatırlatan öğretmenim.

Bunlar acıya kurban verilemeyecek, kıymetli şeyler.

Featured Posts
No posts published in this language yet
Once posts are published, you’ll see them here.
Recent Posts
Archive
Search By Tags
Follow Us
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page