KONFOR ALANI ( ya da Your Square Just Got Bigger )
18 yaşında aile evini bir mektupla terk edip önce Avrupa'yı sonra dünyanın bir çok yerini dolaşmış arkadaşımla yemek yiyoruz.
Çin'in eski başkentlerinden Nanjing'de şehrin neredeyse dışındaki otelimizin lokantası fazla erken kapandığı için; önce aç kalmış sonra dil problemi yüzünden, 45 dakika uğraşarak bir taksi bulmayı başarıp 30 dakika mesafedeki şehir merkezine en sonunda varmışız.. (Eskiden olsa hem nasıl olur da ingilizce konuşmazlar diye hem de açlıktan delirmiştim çoktan :))
Nasıl karar verdin diyorum? Yani korkmadın mı? Ben 18’imde süper bir salaktım.. Herseyi bildiğimi sanardım ama bakıyorum ki pek bir halttan haberim yokmuş.. Önce gülüyor sonra bana teorisini anlatıyor tecrübeli seyyah arkadaşım.
“Korktum tabiki. Bilinmeyen bir yola çıkmak her zaman ürkütücü. Ama ailemin yanında o küçücük kasabada kalsaydım yaşamımın neye benzeyeceği aşağı yukarı belliydi. Ve bu benim için daha korkutucuydu. Bak şimdi senin 1'e 1 ölçüsünde bir karen var diyelim.. Tüm varlığın, sana ait herşey, herşeyin bu alana sığıyor..
İlk kez yaptığın bir şeyi deneme cesareti gösterdiğinde öleceğim sanıyorsun belki ama "Hop!” karen azıcık büyüyüveriyor.. Fark bile edemeyeceğin kadar azıcık belki.
O genişlikten başka, yeni bir şey deneme cesaretini aldığında “Hop!” karen bir parçacık daha büyüyor.. Sanırım buna konfor alanı diyorlar. Ve genişlemesi için tek gereken senin o ilk adımı atman.“
Buna kendi hayatımdan yüzlerce örnek verebilirim.. Sırf bilinmezlikle karşılaşma korkumdan pek çok defa kendimi durdurduğumu, geri çektiğimi biliyorum.. Uzun yolculuklara çıkmadan havaalanlarında salya sümük ağladığımı biliyorum. Dışarı çıkma cesareti gösterdiğim her seferinde yeni bir hikayeyle yeni insanlarla zenginleşmeme rağmen hala zaman zaman kendi mağaramda hem de uzun süreler kalmayı dış dünyaya tercih ediyorum..
Bu deneyimlerden anlıyorum ki karşına ne çıkacağını, başına ne geleceğini hiç bilmediğin için seyahat etmek en sağlam eğitimlerden, insanı kibiriyle en direk karşılaştıran yöntemlerden biri.. Sıkıysa karenin içinde sabit kal. Yoga da bir başka yöntem. Buna rağmen bir dolu yoga pozu var benim kutumun, konfor alanımın dışında kalan..
Yıllar olmuş hala kendi pratiğimde hiç denememişim.. Zaten yapamam, nasılsa düşerim veya ne bileyim zihnimin ürettiği bir takım hikayelerden dolayı, hiç yanına yaklaşmamışım bu pozların, egzersizlerin.. Kare bildiğim ölçüsünde kalırsa güvende olurum sanmışım.
Olması gereken zorlamayla değil de ancak kendi zamanında olabiliyor..
Ya bir dost çıkıyor karşına, sohbetle sana hatırlatacak, ya güvendiğin bir hoca veya kendinle kaldığın bir an hiç yoktan, o atlayışı yapıp deneyiveriyorsun..
Seni buna hazırlamak içinmiş meğer bütün her şey..
Önce “Hop” düşüyorsun.
Kalkıp bir daha deniyorsun..
Sonra "Hop!” karen birazcık daha büyüyor..