top of page

BOSLUK


Uzaktan şahane görünse de bir dansçının yaşamı türlü zorluklarla dolu. Bitmeyen provalar, kaprisli calışma arkadaşları, etrafında yaşanan yaratıcılık krizleri, saatlerce bir odanın içinde aynaya bakarak yaşamak sıkıcı olmasa da yorucu.

Bedensel becerilerin artıyor ve bu insana tabiki keyif veriyor ama başına gelen çeşitli sakatlıklarını da derinden yaşıyorsun, çünkü bunlar birinci derecede işini etkiliyor. Yerçekimi ve rutin kavramlarıyla ilişkin değişiyor. Hergün başka bir kostüm giymek, başka karakterleri canlandırmak ve sıkça seyahat etmek zorunda kalabiliyorsun. Hiçkimse sana bu işin zorluklarını pek anlatmadığından hayallerinin peşinden koşacak kadar cesur, inatçı ve çalışkan; bir dansçı olarak iş bulacak kadar şanslıysan bu zorluklara da göğüs germeyi bir şekilde öğreniyorsun.

Eğlence sektöründe dansçı olarak var olmak insanı tüm yukarıdaki problemlere göre daha çok yıpratıyor. Kurumların logo / satış odaklı yöneticileri, televizyonun kadın bedeni saplantılı bir tüketim aracı oluşu, buna ayak uydurabilmek için hızlı hızlı özensiz yaratılan dans gösterileri aklıma gelen temel sebepler.. Ucuza, tek tip eğlence satan sektör seni de otomatikleştirerek satabilmek için çırpınıyor. Çünkü kontrol altında tutabileceği bir beden dili oluşturmak, ve hızlıca tüketmek istiyor. Senin hareket estetiğinle, boşluk arayışınla filan hiç ilgilenmiyor.

O zaman kuru temizlemeci dükkanındaki askılara asılmış giysileri giyer gibi dans etmeye başlayabilirsin. Bana işte tam böyle oldu. Bir hareket- gömleği giy, herkesle aynı anda.. Hop sonraki adım, onu çıkart, kazağı kafandan geçir. Şu sayıda zıpla ve pantolonu giy!. Sürekli koreografi üretmek, yorumlamak sana kendini ifade etmek için boşluk bırakmıyor. Halbuki bir dansçının dans adımlarını eşsiz bir şekilde yorumlaması; cümlelerin arasındaki boşluğu nasıl işlediği ile ilgilidir. Kişinin zanaatı bununla pekişir.

Bazen uzayarak akan bir el hareketi tam bir başka harekete eklenecekken, bir an boşlukta asılı kalır. O anı bir enerji hattına değer gibi algılarsın. Sen fark ettikçe yeni alanlar açılır ve hareketin yönelebileceği yeni olasılıklar oluşur.

Kelimelerle anlatmaya çalışmak zor olsa da bu boşluk anlarından yogada da var. Akış içerisinde olan birşey bu. Bir yerden bir yere giderken. Bir an herşey daha yavaşlayıp, uzuyor. O havada asılı kalma anı bir aralık, bir boşluk yaratıyor. Bu boşlukla ne yapacağın kişiden kişiye, andan ana hep değişiyor. Sonraki nefes başka bir yere doğru taşıyor seni. Aralarda görünen veya görünmeyen yeni boşluklarla…

Bu aklımda uçuşan düşünceleri yazıya nasıl dökeceğimi düşünürken okuduğum kitapta benzer birşey karşıma çıktı. Aktör Jeff Bridges çalıştığı hem oyuncu hem yönetmen olan Sidney Lumet’in metodlarından bahsediyor. Sydney’in kendisi de oyuncu olduğundan provalardan çekinmediğini söylüyor. Bazı yönetmenler ancak kamera çalıştığı andaki oyunculuğun daha taze ve spontane olduğuna inanır, prova aldırmazmış.

Lumet, provalarda kendini sınırlamadan denemeler yapmanı destekler ve her seferinde bulduğun küçük ayrıntıların bir sonraki denemeyi beslediğini söylermiş. Tekrar tekrar ve tekrar yaparak hiçbirşeyin net olmadığı boşluğa (emptiness) daha yaklaşabileceğine inanırmış. ‘Eğer boşluğu farketmezsen sadece kelimeleri tekrar etmiş olursun. Tekrarlamaktan öte her seferinde yeni bir şey keşfetmek için boşluğa ihtiyacın var. Bu orgazmı deneyimlemek gibi ve ancak her denemede mevcut olduğumuzda mümkün.’

Bu boşluk anlarıyla matın üzerinde sahnedekinden daha çok karşılaşıyorum. Belki de sahnede herşey normalden daha hızlı aktığından. Matın üzerinde akışı mümkün olduğu kadar yavaşlatmak beni özgürce dans ederken yaşadığım çatışmasızlık hissine yaklaştırıyor.

Boşluk, evrenin ve bedenin yapıtaşları olan toprak, su, ateş ve hava elementlerinin çatışmasız var olabilmesi için gereken 5. Element.

Kitap önerisi: The Dude and The Zen Master by Jeff Bridges and Bernie Glassmann

Featured Posts
No posts published in this language yet
Once posts are published, you’ll see them here.
Recent Posts
Archive
Search By Tags
Follow Us
  • Facebook Basic Square
  • Twitter Basic Square
  • Google+ Basic Square
bottom of page